top of page

Nocturnal Journal-26

  • Yazarın fotoğrafı: Elif Leyal
    Elif Leyal
  • 2 Nis 2024
  • 2 dakikada okunur

Polonya’dan döndüğümden beri zihnimin parçalı bir hali var.

Bu gece biraz anatomi çalıştım, yazmakta olduğum hikayeye birkaç paragraf ekledim. Ve dikkatimi toplama çabamı nihayet bıraktım. Zihnimi serbest bıraktım, “gez dolaş bakalım ne olacak,” dedim.


Pencereden dışarıyı izliyordum. Bir zamanlar bir fizikçinin bana “yıldızlarla aynı maddedeniz,” dediğini hatırladım. O sırada üstümüzde yıldızlı gök vardı. Gök de “bana bakan yıldızlı insanlar var,” diye düşünmüş müydü? Bir de içimizde ahlak yasası vardı. (En azından Kant öyle diyor.) Ama seçim zamanlarında buna inanmak zorlaşıyor. Madem hepimizin içinde beyaz ipliği siyah iplikten ayırt etmemizi sağlayan bir meleke var, neden kullanmıyoruz bunu? Vaatler, seçim kampanyaları, toplumla sözleş(me)memizin satıraltı edilmiş kaideleri. Seçim meselesinin bu kadar kafamı kurcalamasına kızıyorum. Düşüncelerimin çoğu istemsizce bu mesele üzerinde yoğunlaşıyor. Şuna vardım: Seçim, neyi seçtiğin kadar (hatta belki de daha fazla) neyi seçmediğinle ilgili ve bununla anlamlı. Ama özellikle yaşıtlarımdaki oy verme isteksizliği dikkatimi çekiyor. Belki sebebi kimsenin bize “Pusula senin içinde, kendi ahlak anlayışına göre karar ver,” demiyor oluşudur. İdeal seçmen, partisine kayıtsız şartsız teslim olan kişi midir? “Benim partim,” dediği anda başkasının göğü altına girmiş olmaz mı? Başkasının göğü altında da başkasının ahlakı geçerli olur, buna razı mıyım?


Bu dünyada bir şeyler korkunç derecede yanlış gidiyor. Ve olanca yanlışa karşı bir teklifle çıkagelecek bir nesil, kendini fevdavî bir kamplaşmanın içinde kaybetmiş durumda. Kimimiz de kendi kaderini Türkiye’den “kurtarma” çabasında. “Mezun olduğum gibi üniversite için Almanya’ya gideceğim, vatandaşlık alıp bir daha bu ülkenin kapısından bile girmeyeceğim,” demişti biri bana. Ama yıldızlar bir başka parlamaz mı Türkiye’den?


Seçim sonuçları hakkında iki çift laf etmeyeceğim, ben siyaset yorumcusu değilim. Ama siyasetten korkmuyorum. Ama siyasete kafa tutmuyorum. Kendi hikayemle Türkiye’nin hikayesinin kesiştiği noktaları anlamaya çalışıyorum sadece.


Bu meselelerde bolca soru soruyorum, kendime ve dünyaya. Öyle ki, sorudan müteşekkil olduğuma inanmaya başlayacağım.

 
 
 

Comentarios


Yeni Yazılardan Haberdar Olmak İçin:

Thanks for subscribing!

İki Satır Da Siz Bırakın

Yakında Görüşürüz!

Tüm hakları saklıdır İzinsiz kopyalanamaz.

bottom of page